Tip 2 Diyabet ve Obezite ilişkisi
Dünyada Tip 2 Şeker Hastalığı | ||
Tip 2 Diyabet tüm dünyada devasa hızla artan ve hem sosyal hemde ekonomik açıdan büyük maliyetlere yolaçan küresel bir sağlık sorunudur. Diyabetli sayısının 2025 yılında 330 milyon hastaya ulaşması beklenmektedir. Tip 2 Diyabet için en önemli risk faktörü aşırı şişmanlık yani obezite de büyük bir hızla artmaktadır. Bugün hiçbir sağlık sorunu olmayan hafif kilolu yada şişman yani obez kişilerin yaklaşık 150 milyonu gelecek 10 yıl içinde Tip 2 Diyabet hastası olacaklardır. Tip 2 Diyabet ve Obezitenin birbiriyle olan bu içiçe geçmişliği Ziv ve Shafrir tarafından "Diyabezite" olarak tarif edilmiştir. Tip 2 Diaybet sadece diyabetin tedavisi açısından değil ama yol açtığı görme bozuklukları ve körlük, diyalize kadar varan ağır böbrek yetersizliği, sinir harabiyetine bağlı yaralar ve ağır kalp-damar hastalıkları ile de altından kalkılması güç bir sağlık sorunu olarak artık Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere birçok kurumun ana hedefi haline gelmiştir. Tip 2 Diyabet tüm dünyadaki ölümlerin ilk beş nedeni arasındadır. | ||
Türkiye'de Tip 2 Diyabet | ||
Türkiye'deki Tip 2 Diyabet sıklığı %13.7 olarak bilinmektedir. Bu veriye göre, tedavi edilen Tip 2 Diyabetli hasta popülasyonu 2015'da 4.5 Milyon kişi olarak tahmin edilmektedir. Tip 2 Diyabetin doğrudan tedavi maliyetleri Tip 2 Diyabet ile ilişkili kronik komplikasyonların varlığı ve ilerlemesi ile artış göstermiştir. Hastaneye yatış maliyetleri önemli bir oran oluşturmuş ve Tip 2 Diyabet ile ilişkili komplikasyonların varlığı ve ilerlemesiyle giderek daha da artmaya başlamıştır. Sağlığa ayrılan kaynaklar üzerindeki etkiyi azaltmak için, Tip 2 Diyabet komplikasyonlarının ilerleyişini önlemek, komplikasyonları takip etmek ve daha iyi yönetmek için çaba harcanmalıdır. Tip 2 Diyabet ve komplikasyonlarının tedavisi Türkiye'de sağlık sistemine önemli bir finansal yük oluşturmaktadır. Tip 2 Diyabet ve komplikasyonlarının tedavi maliyeti toplam Türkiye ekonomisinin %1'ine tekabül etmektedir (GDP).
Kaynak: Türkiye'de Tip 2 Diyabet ve Komplikasyonlarının doğrudan Maliyetinin Değerlendirilmesi 48. Ulusal Diyabet kongresi, Mayıs 2012 Poster Sunumu (P-1707)Simten Malhan1, Erhun Öksüz1, Zefi Vlachopioti2 1. Başkent Üniversitesi 2. Elly Lilly, Surrey, İngiltere | ||
Tip 2 Diyabetin Yaygınlaşması | ||
Modern batı toplumlarındaki yaşam tarzı ve yiyecek çeşitleri ve alışkanlıkları daha fazla yaygınlaştı. Bunun sonucunda geleneksel hayat tarzı birçok gelişmekte olan toplumda yerini hızlı şehir hayatına bıraktı. Geleneksel yaşam tarzında bireysel hareket zorunluluk ve yaşamın bir parçası idi. Tüketilen gıdalar çoğunlukla kendi yetiştirdikleri ve hiçbir katkı maddesi içermeyen ürünlerden yapılan doğal yemeklerden oluşmaktaydı. Oysa modern şehir yaşamında hareket toplu ulaşım, bilgisayar ve elektronik eğlenceler nedeniyle yok denecek kadar kısıtlandı. Hızlı bir tempo, batı tipi fast-food beslenme alışkanlıklarını zorunlu kıldı. Aşırı hayvansal yağ ve karbonhidrat içeren bu yiyecekler son derece rafine ve doğallıktan uzak olmaları dolayısıyla obeziteyi çığ gibi arttırdı. Fiziksel aktivite azlığı ile kötü ve kalitesiz beslenme diyabeziteyi (diyabet+obezite) en önemli sağlık sorunu haline getirdi. Gelişmekte olan toplumların batı tipi toplumlara benzeyen şekilde ki bu değişimine Arthur Koestler The Call Girls adlı kitabında "Coca-Kolonizasyon" adını vermektedir.Artan yaşam süreleri ve kötü beslenme birleştiğinde gelişmekte olan toplumlar bulaşıcı olmayan başta Tip 2 Diyabet olmak üzere çeşitli hastalıkların neden olduğu sorunlar ve maliyetler ile karşı karşıya kaldılar. | ||
Çocukluk Çağı Obezitesi ve Çocuklarda Tip 2 Diyabet | ||
Artık çocukluk çağında da Tip 2 Diyabet görülme sıklığı artmıştır. Tipik olarak Tip 2 Diyabet erişkin çağda görülen bir hastalıktır.Çocukluk çağında ki şeker hastalığı büyük çoğunlukla Tip1 A Diyabet iken günümüzde çocukluk çağında obezitenin artması ile birlikte Tip 2 Diyabetli çocukların sayısı gittikçe artmaktadır. Hatta Japonya'da çocukluk çağı şeker hastalıklarının %80 kadarı Tip 2 Diyabetli çocuklardan oluşmaktadır. Diyabezite çocuklar içinde erişkinler için olduğu kadar önemli ve hayati bir sorundur. Bugünlere kadar çocukluk çağı şeker hastalarının ancak %3 kadarı Tip 2 Diyabet iken, bugün yeni tanı konan şeker hastalarında bu oran % 45 düzeyine kadar çıkmaktadır. Bu durum da aynen erişkinlerde olduğu gibi çocuklarımızın bilgisayar oyunları ve televizyon nedeniyle çok daha az hareket eder ve kapalı ortamda vakit geçirir olmasından ileri gelmektedir. Bu duruma da "Nintendo-nizasyon" adı verilmektedir. |
DİYABEZİTE | ||
Tip 2 Diyabet (Erişkin Yaş Şeker Hastalığı) günümüzün en önemli sağlık sorunudur. Çünkü Tip 2 Diyabet (Erişkin Yaş Şeker Hastalığı) sadece kendisinin tedavi maliyetleri açısından değil, neden olduğu ağır hastalıkların insan hayatına verdiği zarar ve oluşturduğu tedavi maliyetleri açısından da önem taşımaktadır. Dünya çapında gelişmiş bütün ülkeler, yıllık bütçelerinin önemli bir kısmını şeker hastalığı nedeniyle ortaya çıkan kalp hastalıkları, hipertansiyon, inme, hiperlipdemi, böbrek yetersizliği, görme bozuklukları gibi sorunların tedavileri için harcamaktadırlar. Obezite ise, aynen Tip 2 Diyabet (Erişkin Yaş Şeker Hastalığı) gibi salgın halinde tüm toplumlarda hızla artmaktadır. Tip 2 Diyabet (Erişkin Yaş Şeker Hastalığı) için en önemli risk faktörü obezite, yani sorunlara yol açan şişmanlıktır. Bugün artık Tip 2 Diyabet (Erişkin Yaş Şeker Hastalığı) ve obezite, neredeyse birlikte anılacak kadar sık birliktelik göstermektedir. Bugün Amerika'da yaşayan 150 milyon obez kişinin önümüzde ki 10 yıl içinde, Tip 2 Diyabet (Erişkin Yaş Şeker Hastalığı) nedeniyle tedavi edilecek hasta grubuna gireceği öngörülmektedir. Obezite ve Tip 2 Diyabet (Erişkin Yaş Şeker Hastalığı) beraberliğine DİYABEZİTE adını veriyoruz. | ||
Metabolik sendromda obezite ve şeker hastalığının rolü nedir? | ||
Obezite, İnsülin direnci, Tip 2 Diyabet ve Metabolik Sendrom aslında aynı karmaşık hastalık grubunun birbirininin ardından gelen basamaklarıdır. Ayrı ayrı hastalıklar yada sorunlar olduğunu düşünmek, tedavinin de zamanında ve etkili yapılmasını engellmektedir. Artık obeziteyle tetiklenen ve Tip 2 Diyabet zemininde metabolik sendroma kadar uzanan çok ağır ve ölümcül bir tabloyla karşımıza çıkan bu durum bütün dünyada bir salgın halini almıştır. Obeziteden diyabete uzanan ve hayati bütün organları etkileyen bu ölümcül birlikteliğe "DİYABEZİTE" adını veriyoruz. Tip 2 Diyabetiniz ve fazla kilolarınız varsa kesinlikle diyabeziteniz mevcuttur. Ancak diyabezite olmanız için mutlaka kan şekerinizin bozuk olması yada kötü kolesterolüzün yüksek olması gerekmiyor. Sadece insülin direnci ve fazla kilolarınız bile sizi diyabezitenin riskleri ile başbaşa bırakabilir. Diyabezite Tip 2 Diyabet ve Metabolik Sendroma uzana bir sürecin başlangıcıdır ve adıdır. Bugün Amerika'da kilo fazlalığı olan kişiler neredeyse nüfusun %70'ini oluşturmaktadır. Bu insanlar pre-diyabet yani diyabet öncesi basamaktadırlar. Sadece belli bir süre sonra büyük kısmı ağır ve ölümcül sorunlara zemin oluşturacak Tip 2 Diyabet hastası olacaklardır. Sıska Şişmanlar Diyabezite yüzyılımızın en büyük sorunudur. Yol açtığı kalp krizi, inme ve felç, hipertansiyon, kanser, körlük ve böbrek yetersizliği ile en önde gelen ölüm nedenlerindendir. Birçok hasta diyabezite nedeniyle yaşadığı sorunlardan haberdar değildir. Hatta doktorlar bile çoğunlukla bunu adlandırmakta yetersiz kalabilmektedir. Birçok hasta ölümcül sorunlara gebe bir sürecin kıskacında olduğunu bilmediği gibi, erken teşhis ve tedaviyle bu durumdan tamamen kurtulabileceğini de bilmemektedir. Bunun en önemli nedeni bu tip sorunların ciddiyetinin, artık her yönüyle şeker hastalığı ve yol açtığı sorunlar kendini gösterene kadar göz ardı edilmesidir. Obezite yada insülin direncinizin olması hafife alınacak bir durum değildir. Obezite ve Tip 2 Diyabet toplumumuzda çocukluk çağından başlayarak bütün toplumu saran düzeyde yaygın bir hastalık grubudur.
|
Unutmayın!! Obezite hastalığın başıdır. Erken tedavi gözünüzü, böbreklerinizi, kalbinizi, kılcal damarlarınızı bozulmakdan kurtarır! | ||
Diyabezite ve İnsülin Direnci Tip 2 Diyabete neden olan genetik hastalıklar ve genetik (kalıtsal) yatkınlık üzerinde çok sayıda çalışma mevcuttur. Belki ileride genlere yönelik tedaviler geliştirilecektir. Ancak diyabetli hastalar göz önüne alındığında çok az bir kısmı bu nedenlerle diyabet olmuşlardır. Oysa devasa bir hasta çoğunluğu tamamen obezite ve buna bağlı insülin direnci nedeniyle bu sarmalın içine çekilmişlerdir. Bu nedenler ise tamamen düzeltilebilir. Birçok hasta aşırı kalorili ve lifden fakir, şeker yükü yüksek yiyecekleri tüketmektedir. Kötü beslenmenin modern hayatın bir parçası olduğu gerçeği, bu sorun ile mücadeleyi bireysel olarak yapmayı zorlaştırmaktadır. Tip 2 Diyabete henüz yol açmamış obezite ve insülin direnci sıkı kilo kontrolü, doğru beslenme ve egzersiz ile tamamen kontrol altına alınabilmektedir. Peki hastaların kaçı bunları tam olarak yapabilmektedirler: Ne yazık ki cevap %10 yada daha az olacaktır. Daha da acı olan soru ise bu kontrolü yaparak düzelme sağlayan hastaların ne kadarı bu sağlıklı durumlarını kalıcı kılmakta olduğudur: yine %10'dan az. Bu durumda obezitesi yıllardır olan ve artık insülin direnci ortaya çıkan her 100 hastadan ancak 1 yada 2 tanesi bu sorunlarını koruyucu önlemlerle çözebilmektedir. Kalan hastaların tamamı az yada çok kilo alıp vermeler ile , bir kısmı ise devamlı daha fazla kilo almaya devam ederek hızla Tip 2 Diyabet tablosuna girmektedirler. Erken dönem insülin direnci ve obezitenin tedavisinde diyet ve egzersiz çok yüksek başarı sağlarken, tedavi uyumu ve kalıcılığı açısından başarı oranı çok düşüktür. Kilo sorunu yaşayan birçok kişi verilen diyetlere uyum sağlamakta zorluk çekmektedirler. Çünkü açlık hissini yenmekte zorlanmaktadırlar. Bunda insülinin çok büyük etkisi vardır. İnsülin asıl olarak enerjiyi depolamaya çalışan bir hormondur. Anlık enerji ihtiyacını şekeri yakarak giderdikten sonra kalan bütün enerji kaynaklarını yağ olarak depolamaya çalışır. Kasların normal şartlarda en çok sevdiği enerji kaynağı şeker iken, insülin direncinde kandan şekeri alamazlar. Kandaki şeker miktarı gittikçe artar iken, kaslar şekere aç kalır. Bu durum insülin direnci olan kişilerde açlık hissini karşı konulamaz hale getirir. Aşırı insülin nedeniyle aşırı yemek yemeye başlayan kişi, açlığını bastıramadığı gibi, kan şekerini ve kanda ki insülin miktarını daha fazla arttırır. İşte bu bir kısır döngü halinde gittikçe daha fazla acıkmamızı, daha çok yememizi, daha çok şişmanlamamızı ve giderek daha çok acıkmamızı sağlar. Sadece diyet ve egzersiz ile bu kuvvetli temellere sahip döngüyü kırmak ve kalıcı olarak düzeltmek çoğu zaman insan iradesini aşar. Hem diyetlerdeki kısıtlı kalorilere uymak çok zordur, hem de bu kadar yiyecekle doyuma ulaşmak zordur. Hem bu kadar kısıtlı kalori ile beslenmek, hem de bu ani enerji açığıyla birlikte daha hareketli olmak zorunda kalmak birçok kişi için anlaşılması çok kolay bir işkence halini almaktadır. Bütün bunların ötesinde de, başarısızlık her zaman hastaya fatura edilir. Çünkü o diyete uymamıştır. Çünkü o egzersiz yapmamıştır. Oysa doktor ideal olan herşeyi aynen kitaplarda yazdığı gibi reçete etmiştir. Başarısız olan bunları uygulamak istemeyen şişman hastadır. Acaba gerçekten öyle midir? Hayır!! Yaşam şekli değişiklikleri ve diyetlere uymakta yaşanılan sıkıntı asla psikolojik değildir. Bunun nedeni tamamen organik ve fizyolojiktir. Yani tamamen doğaldır. Aşırı şişman ve ağır insülin direnci olan hastalarda karşı konulmaz bir açlık hissi mevcuttur. Bu kişiler standart metodlar ile kilo veremezler. Verseler de koruyamazlar. Ne kadar kilo verirse versin, verdiği kiloları geri almaya başlayan bir hastaya tekrar tekrar aynı diyetleri önermek, benzer tedavileri sunmak sadece kilo alıp vermelerin sıklığını arttırır. Tip 2 Diyabet böylece her yönüyle size hakim olmaya başlar. İnsülin depolarınız gittikçe azalır ve er yada geç dışarıdan yapay insülinler kullanmaya başlarsınız. Gittikçe artan insülin dozları size kilo alımı ve ağır şişmanlık olarak geri dönmeye başlar. |
İnsülin direnci hızlı ve sağlıksız yaşlanmanın en önemli nedenidir. | ||
Diyabezite Açısından Riskli Miyim?
Diyabezite Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
|