• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

HASTANE ANILARI    06.12.2017

SAĞLIKTA

YANLIŞLAR, DOĞRULAR

Hekimler kimlerdir?

-Hekimler hastası adına yapılacak tetkik, tedavi seçeneklerinden en doğrusu, en isabetlisini seçmek için çaba gösteren, mutlaka hastası için doğruyu yapmak isteyen, yaptığına inanan, pozitif, deneysel tıbbın tüm gereklerini yaptıktan sonra, hayatın sırlarını bilme konusunda aciz ve eksik olduğunu bilen, bildiklerini uyguladıktan sonra mutlaka Allah'tan gelecek şifaya muhtaç bir sırdaşınızdır.

Hekimler çok tetkik istiyor...

-Gereksiz tetkik, bir kaç kez tekrar tekrar hastasını görme ve değerlendirmesi nedeniyle doktorun zaman kaybına, hem de hastasının gereksiz stresine, canı yanmasına, radyasyon riskine yol açarken, Milli kaynakların da israfına yol açmaktadır. Gerçekten bir çok tetkiki boş yere istiyoruz. Bunu tetkik sonuçları çıktığında anlıyoruz. Tetkikler temizse boş yere istenmiştir! Sorunu nasıl çözebiliriz? Ne yazık ki çözümü yok bu sorunun. Hekimler önceden kimde hangi hastalık olmadığını bilirlerse o tetkikleri istemezler. Hiç kimse kendi hastasından az tetkik istenmesini, bu yüzden örneğin mide endoskopisi istenmediği için mide tümörü teşhisinin gecikmesini istemez. Ama başkasına istenen tetkikler daima fazladır. İsraftır, Devletimizin kaynaklarını heba etmektir. 

Bir örnek verelim. Bir tek fenilketonürili bebeği bulmak için Devletimiz 4500 bebeğin ayağına iğne batırtmakta ve kan aldırmaktadır. O bir bebeği bulmak için 4500 gereksiz tetkik! O bebeği bulursanız özel diyetle ileri yaşta zeka geriliği hastası olmayacak, ailesi, yakınları ve Türkiye için kazanca dönecektir.

Gazete manşeti,

-Hekim ihmali bir hayatı kararttı!

Ayağı burkulup düşen çocuğun tetkiklerinde ayakta kırık tespit edilmiş. Ama boyun filmi çekilmemiş, aslında boyunda kırık olduğu için felç olmuş. 

-Ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı nedeniyle acile giden hastanın aslında beyninde, akciğerinde veya barsağında tümör olabilir! Gece acile gelen hastadan kim bu tetkiklerin hepsini ister,

istemezse gazete manşeti

-ihmal,

isterse manşet

-gereksiz tetkik

 

HEKİM-HASTA İLETİŞİMİ ÜZERİNE

-Doktor bey, Babamızın durumu ağır demişsiniz!
_Evet, durumu ciddi...
_Doktor bey biz işimizi gücümüzü bıraktık, İstanbul'dan geldik. Üç gündür burada yoğun bakım kapısında bekliyoruz. Bizi boşuna mı çağırdınız?
-!! ?? !! 

 

Sayın meslektaşım, Dr Mehmet Güler'in ifadesi ne güzel :

insanların en nazlısı” hasta ile “çalışanların en meşgulü” doktor arasında olabilecek iletişim kazalarını önleme görevi doktorundur. Hasta en sıkıntılı zamanında, en heyecanlı, en çok kortuğu, endişeli olduğu zamanda doktorla karşı karşıya kalmakta, en mahrem sırlarını paylaşmak durumundadır. Bu durumda doktor bu görüşmeyi en kısa zamanda başarıyla bitirme becerisini,  onu dinlemeye hazır ve güvenilir olduğunu hissettirme görevini üstlenmektedir

 Hekimler en uzun süreli üniversite eğitiminden, her yıl binlerce hasta iletişim deneyiminden sonra hekim gözüyle hastaların sağlık ve sağlıkcılarla olan iletişim kazalarını paylaşmak, değerlendirmek istiyorum.

- Doktor bey, makat ameliyatı asla olmam!

-Niçin?

-Hastalar ameliyattan sonra büyük abdestlerini tutamıyormuş.

-Hepsi mi? Hiç öyle hastayla tanıştın mı?

-Hayır ama öyle söylüyorlar..

-Yaklaşık 6.000 ameliyat yaptım bu dediğiniz şikayet ancak 5-6 hastada oldu. Onlar da makat kanseriydi. Önceden biliyorlardı ve ameliyata razı olmayan hastalardı. Sadece tahlil için parça aldım. Yani ameliyat olmadılar.

.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.

-Doktor bey guatr ameliyatı olursam ses telim kesilir mi?

-Guatr olanların ses telleri mi kesiliyor? 

-% 1-2 civarında ameliyata bağlı ses tellerinin sinirlerinde çoğu geçici zarar olmaktadır. Sinir zararı daha çok daha önce bozulmuş anatomi nedeniyle guatrın tekrarlayan ameliyatlarında görülür. 

.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-

-Kapalı safra kesesi ameliyatı olmak istemiyorum. Safra kesemi açık ameliyatla al. Hem de şöyle içimi iyice görürsün, iyi temizlersin.

 Kapalı (Laparoskopik) ameliyatlarda açık ameliyata göre örneğin karaciğerin, dalağın arkasında kalan ve açık ameliyatta görülemeyen yerler bile kameranın ilerietilmesiyle istenirse büyütülerek görülmesi mümkündür. Kapalı ameliyatın dezavantajı elle hissedilebilen kıvam, sertlik gibi elle yoklama duygusunun olmayışıdır. 

 .-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-

D-Özür dilerim geciktim. 

H-Doktor bey randevum saat 10.15 deydi. 30 dakikadır sizi bekliyorum. Ameliyatınız varsa randevu vermeyin.

D-Acil ameliyat çıktı. kusura bakmayın. Neydi şikayetiniz.

H-Makattan kan geliyor. Büyük abdestim varmış gibi ama tam boşalamıyorum. Tuvalatten kalkıyorum gene ihtiyacım varmış gibi?

D-Ne kadar zamandan beri şikayetin var.

H- 3 yıldır..

D-Hiç doktora gittin mi?

H-Hayır.

D-Şimdi sana zaten kendini 3 yıldır ihmal etmişsin. Benim 30 dakika gecikmeme kızıyorsun desem; Sandalyeyi kafama geçirir misin?

.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-

Acile getirilen bıçaklanmış hasta, yakını

-Burası nasıl hastane doktor yok,

-Acilde doktor var size de baktı, gerekli tetkik ve müdahaleler yapılıyor. Cerrah da ameliyatta gelecek.

-Hemen gelsin. Hastam ölüyor.

-Hemen gelirse ameliyattaki hasta ölür.

-Başka doktor gelsin. 

-Diğer cerrahda trafik kazası ameliyatında...

Hastalar bıçaklanırken, trafik kazası geçirirken gideceği hastanenin randevu durumuna bakmaz.

Hastaneye gidecek her hasta hastanede daima olağan üstü durumlar olabileceğini, randevuların sarkabileceğini, 10 dakikalık muayenenin bazan beklenmedik şekilde 30-60 dakikaya çıkabileceğini bilmelidirler.

.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.

-Doktor bey ameliyat bitti mi?

-Hayır bitmedi hasta masada karnı açık bekliyor. Hasta randevu saatim geldi. hastalarımı muayene edip ondan sonra devam ederim.

Poliklinikte doktor gecikti diyen hasta bir gün ameliyat masasına kendisi yattığı zaman doktorun poliklinikte hasta bekliyor, ameliyatı yarım bırakıp sonra devam ederim demesini kabul edebilir mi?

Ameliyatların kaç dakika süreceği, ne zaman acil vakaya gireceğiniz belli olmaz. Ameliyatı yarım bırakamazsınız. Tüm doktorların randevu saatleri sarkabilir. Bunu anlayışla karşılamak gerekir. Doktor eş ve aileleri bilir ki akşam çok önemli toplantı, düğün, nişan, yaş günü, diş günü katılma garantileri yoktur. Gece uyumak için garantileri yoktur. Muayenesine girdiğiniz doktorun o sabah 5 de evine gittiğini, bazan sabaha kadar süren ameliyetlarından, hiç evine gidemediğini bilemezsiniz. 

Hastalar komşularından gördükleri-duydukları, televizyondan seyrettikleri, internetten araştırdıkları bir hastalık ile şahit oldukları bir veya 2 hasta ile tıbbi bir çıkarımda bulunmaktadırlar. 



Bıçak değerse yara azar mı?

 "bıçak değerse yara kansere dönmez. Doktorlar bu sözü hiç duymamış olabilirler mi? Doktorların hastalara kötülük yapmak kastıyla ameliyat yapıyor olabilir mi?

Bir anı, bir olgu

Memesinde portakal büyüklüğünde kitle, kötü kokulu akıntı ve açık yara şikayeti ile gelen  60 yaşlarında bir kadın hastamın yakınlarına meme muayenesi sonrası çok gecikmesinden dolayı üzülerek ve sitemle 
"hangi devirde yaşıyorsunuz? Bu kadıncağızı hiç mi doktora götürmediniz. Çok geciktirmişsiniz, demiştim". Hasta yakını, başını eğdi, doktor bey size getirmiştik dedi. Hatırlayamadığım hastam nedeniyle hem utandım, hem de hastanın gecikmesine sebep olduğumu düşünerek üzüldüm. Hasta yakını: "Doktor Bey siz ameliyat olmasını söylediniz, annem yara azar, kötüye döner diye olmadı" dedi. Hatırladım. Hasta anneleri ameliyat etmem için yalvarıyor, ağlıyordu. Halbuki kanser tüm göğüse, göğüs kemiklerine kadar genişce yayılmıştı. Ameliyattan yarar görmesi mümkün değildi. Hasta kadını poliklinik dışına çıkartıp hasta yakınlarıyla konuşurken dışarıdan annenin ağlaması, şikayet konuşmaları duyuluyordu. Bir vatandaş niye ağladığını sorduğu kadından "Doktor benim ameliyatımı yapmıyor" cevabını alınca, vatandaşın: "doktora biraz para verseydin yapardı" cevabını verdiğini duydum. Halbuki hastanın oğlu: "doktor bey siz çok söylediniz bize çok ısrar ettiniz. Eğer ameliyat olmazsanız, gelip burada ameliyat olmak için yalvarırsınız dediniz" dedi.



medikANUS    19.03.2018

HASTANIN ANLATAMADIĞI, DOKTORUN SORMADIĞI...

Karşımda oturdu, yutkundu. Poliklinikteki kayıt yapan hemşireme çekingen ifade ile baktı; bir şeyler söylemek istedi sustu. Hemşirem, hastanın çekindiğini, gizli bir sırrını paylaşmak istediğini anladı, hastaya isterse çıkabileceğini söyledi. Yok kızım dedi yaşlı kadın, anlatabilirim. Yüzündeki endişeli, ürkek, utanmış ifade değişmeden gözlerinden yağmur gibi yaşlar akmaya başladı. Yutkunuyor, konuşamıyordu. Cesaretini topladı. Doktor bey dedi, titrek sesle, yutkunarak. 20 yıldan beri doktorlara gidiyorum. Kabızlık için ilaçlar alıyorum. Denemediğim bitki çayları, diyet, ilaç, tavsiye kalmadı. Değişik şehirlerde belki 30-40 dan fazla uzmana, üniversite hastanesine gittim. Defalarca kolonoskopi yaptılar. Barsak tembelliği dediler. Sözünün burasında durdu; tekrar hemşireye baktı, başını öne eğdi, fısıldar gibi, kocam, çocuklarım bilmiyor. Ben büyük abdestimi parmakla çıkartıyorum. Kimse sormadı, ben söyleyemedim. .

KABIZLIK MI? DIŞKILAMA BOZUKLUKLARI MI?

Makat hastalıklarının önemli bir kısmı, cerrahların sormadığı, hastaların utandığı için söyleyemediği bazı şikayetlerinin araştırılmaması sebebiyle teşhis edilememektedir. Hastalar "kabız" olduğunu ifade ederken, aslında dışkısını çıkaramadığını, tam boşaltamadığını, eksik boşaltma sebebiyle sık sık tuvalete gittiğini, bazen eliyle dışkısını çıkardığını kastetmekte, doktorun ayrıntı sormaması, hastanın utanması teşhisi imkansız kılmaktadır. En yakınınız, belki 20 yıldır ilaç almakta, kendi derdiyle çaresizlik ve karanlık içinde bocalamaktadır. Barsağın kendi içine doğru sarkarak, iç içe girmesi (İntussusepsiyon) veya kadınlardaki son barsağın balon yapması sebebiyle dışkıyı boşaltamadıkları Rektoselli gibi hastalar, dışkılama hissi zannederek, sık sık tuvalete gitmekte, uzun süre tuvalette kalıp ıkınmakta az bir sümüksü dışkı atmakta ama bir türlü dışkısını boşaltamadığı için sosyal hayatları felç olmaktadır.

HASTAM, ÖĞRETMENİM OLDU...

Hayatının 20 yılını tuvalete gitme korkusu, dışkılama zorluğu, acısı ve sırlarıyla, cehennem hayatı yaşamış bu yaşlı kadını dinlerken geçmiş 15 yıllık cerrahi hayatımı düşündüm. Kimbilir kaç hasta kabız olduğunu söylemiş, diğer meslektaşlarım gibi bir reçete yazıp, bir kaç tavsiye ile hastalarımı göndermiştim. Polikliniğe çok etkileyici, hüzünlü bir sessizlik çoktü. Kadın yıllarca yük gibi taşıdığı sırrının yorguluğunu üzerinden atmış, utanç ve çekingenliğinden sıyrılmış, beklediği derdinden kurtulma umuduyla, doktorundan yardım bekliyordu. Hekimlerin, cerrahların da az bir hasta gurubu zannıyla uzmanlaşma konusunda istekli olmadıkları, tanı ve tetkik araçları kısıtlı ve ulaşılabilir olmadığından, dışkılama bozuklukları-zorlukları yaşayan hastalar ve hastalıklar yok sayılıyordu. Hastadan birkaç tetkik istedikten sonra zaman kazanıp, araştırmaya giriştim. Okuduğum kaynaklar bu tür hastalıkların teşhisinde en önemli tanı aracının “defekografi” tekniği olduğunu belirtiyordu; Ancak bu teknik Hatay’da yoktu. Bu hastaya yardımcı olabilmek için teknik imkanları müsait olan Antakya’da Özel Defne Hastanesi yönetiminin desteği ile Radyoloji teknisyeni Süleyman Yapıcı beyle bu sistemi kurup hastamıza Hatay’daki ilk defekografi tetkikini yapmış olduk. Tanı, Rektoseldi. Hastamız bir teşhis konulduğu için umutlandı; çok mutlu oldu. O zamanlar Rektosel ameliyatlarını daha çok Kadın Hastalıkları uzmanları yapıyordu. Hastanemdeki Kadın-Doğum uzmanı arkadaşımı arayarak, tanıyı söyleyip, cerrahisi için yardım istedim. Hastamı muayene eden arkadaşım, “çok küçük bir rektosel olduğunu, ameliyat gerekmediğini, ameliyat etmenin etik olmayacağını” söyledi. Hastamın üzüldüğünü gördüm. Hastanemdeki diğer kadın-doğum uzmanına olayları anlatıp, yardım edip, edemeyeceğini sordum. O da hastamı Muayene edip, ameliyatın gerekmediğini söylediğinde, hastamın umutları sönmüş, yıkılmıştı. Hastaya isterse ameliyatını yapmak istediğimi söyledim. Dürüstçe ilave ettim, ilk kez bu ameliyatı yapacaktım. Hastam, “makat ameliyatı olan bazı hastalar dışkısını tutamıyorlarmış,ben de o risk olur mu?” diye sordu. Çalışacağımız alanda böyle bir riskin olmadığını söyleyince hastam ameliyatı kabul etti. Hastanemin kadın hastalıkları uzmanı arkadaşlarımı arayarak hastayla aldığımız kararı bildirdim. Hem etik olarak izinlerini, hem de yardımlarını talep ettim. Bir hafta sonra hastamın amelitına başlarken her iki uzman arkadaşımda ameliyathanede hazır bulundular. Hastam spinal anestezi altındaydı, konuşmalara dahil oluyordu. Diğer doktorlarında ameliyathanede olması onu rahatlatmıştı. Başarılı bir ameliyat ve ameliyat sonrası dönem geçiren hastamı ertesi gün taburcu ettim. Sonraki günler merakla beklediğim telefon 3. Gün geldi. Hastam unuttuğu çok eski zamanlardan beri ilk kez bir defada elini, parmağını kullanmadan, tam olarak tuvaletini rahatça boşaltmıştı. Telefonda bu seferki ağlama sesi, mutluluk ağlamasıydı.